Marie: Filmdeki baykuşlarla ilgili birkaç soru soracağım. En sevdiğin tür hangisi?
Rupert: En sevdiğin baykuş türü mü? Filmde kullandıkları karbeyaz olan seviyorum. Filmde kullandıkları baykuş gerçekten harika.
Marie: Neden onu bu kadar seviyorsun?
Rupert:
Bilmem. Gerçekten harika. Diğer beğendiğim baykuş Errol'u
canlandırandı. O ne tür bir baykuştu emin değilim ama gerçekten
eğlenceliydi.
Marie: Onlarla çok işin oldu mu?
Rupert: Oh evet, gerçekten iyi eğitilmişlerdi. Gerçekten her şeyi yapabiliyorlardı.
Marie: Sence Harry Potter'ın sihirli dünyasında baykuşların bir tür mükemmel kuş olmasının bir nedeni var mı?
Rupert: Aslında emin değilim. Gerçekten itaatkar kuşlar ve mesajları gayet iyi taşıyabiliyorlar, sanırım nedeni bu.
Marie: Baykuşlarla oynadığın özellikle komik ya da şaşırtıcı bir sahne var mıydı?
Rupert:
Evet, ikizlerle, yani Fred ve George ile arabadayken, nasıl olduğunu
hatırlamıyorum ama baykuş Fred'in üzerine kakasını yaptı ve arabanın
arkası berbat koktu çünkü çok küçük ve dar bir arabaydı ve çok sıcaktı.
Berbat kokmuştu.
Marie: Bu hiç eğlenceli görünmüyor. Peki bu yeni filmde en sevdiğin sahne hangisi?
Rupert:
Bu filmde tehlikeli bir sahnem vardı, gerçekten harikaydı.
Sürükleniyorum . . . Bacağıma bu koşum takımını taktılar. Köpek beni
ağaca sürüklediği zamandı. Gerçekten eğlenceliydi.
Marie: O sahneyi çekmeniz ne kadar sürdü?
Rupert:
Tamamen koruyucu yastıklarla doldurulmuştum. Oldukça hızlı bir
sürüklenmeydi, çünkü gerçekten çok hızlı gidiyorduk, o yüzden çok uzun
sürmedi.
Marie: Hiç yaralanmadın mı? Çürük bile olmadı mı?
Rupert: Bir sürü çimen yuttum! Hayır, yaralanmadım. Gerçekten çok iyiydi.
Marie: Bir sonraki Harry Potter filminden sonra başka film çekme planların var mı?
Rupert: Bu filmleri çekerken çok iyi vakit geçirdim, sanırım herşeyi oluruna bırakacağım.
Marie:
Bu soru İngiltere'de yayınlanan dergilerimizden birinden geliyor. Bana
ulusal sınavlara hazırlanmaya başlamış olabileceğini söylediler?
Rupert: Oh, evet, şu anda GCSE'lerime hazırlanıyorum, şimdi sadece çalışıyorum, sınavlara gelecek yıl gireceğim.
Marie: Peki nasıl hazırlanman gerekiyor?
Rupert:
Aslında sadece normal gözden geçirme. Konuları seçiyorsunuz ve sadece
seçtiğiniz sınavlara ve tabii ki matematik ve fen gibi gerçekten
sevmediğim zorunlu olanlara giriyorsunuz.
Marie: Hangilerini seçeceksin?
Rupert:
Ben resim ve Almanca'yı seçtim, çünkü Fransızca, Almanca ya da
İspanyolca arasından istediğiniz dili seçebiliyorsunuz. Almanca epey
kolaydı o yüzden onu seçtim.
Marie: Ne zamandır Almanca okuyorsun?
Rupert: 3 yıl kadar oldu.
Marie: Almanya'ya gitsen akıcı şekilde konuşabilir misin?
Rupert: Mümkün değil, hayır. Sadece cümleleri ardarda diziyorum ve sayı sayabiliyorum.
Marie: Hem derslerine çalışıp hem de böyle filmlerde oynamak zor olmuyor mu?
Rupert:
Yok, idare ediyorum. Sette bir öğretmenimiz var ve çalışırken günde en
az 3 saat ve çekim olmadığı günlerde de en az 5 saat çalışıyoruz. Çok
iyi oluyor çünkü birebir konuşuyorsunuz. Arkadaşlarınız gibi bazı
şeyleri kaçırdığınız oluyor; ve sınıftayken dikkatinizi dağıtıp
öğrenmenizi engelleyen birçok şey olabilir ama burada olmuyor, çünkü
birebir karşı karşıyasınız.
Marie: Tatilde nereye gitmeyi seversin?
Rupert: Güneşli yerleri seviyorum. Çok güzel oluyorlar. Bir yıl İsviçre'ye gitmiştim ve gerçekten müthişti. Harikaydı.
Rupert: Hayır, çok kar yoktu ve öyle bir şansımız olmadı. Eğlenceli görünüyordu. Hiç denemedim ama harika görünüyor.
Marie: Harry Potter filmlerine başladıktan sonra hayatında olan en büyük değişiklik nedir?
Rupert:
Çok fazla şey değişmedi. Hayatımı normal tutmaya çalışıyorum. Tek fark
epeyce tanınıyor olmam, ama bu çoğunlukla iyi bir şey. Gerçekten tek
değişiklik bu. hala eskiden yaptığım şeyleri yapıyorum.
Marie: derslerinden bahsettik. En sevdiğin dersler hangileri?
Rupert: Sanırım en sevdiğim resim.
Marie: Üniversiteye gitmeyi düşünüyor musun?
Rupert: Doğrusu emin değilim. Lise 2. sınıftayım ve gerçekten ne yapacağıma karar vermedim.
Marie: Eğer gidersen hangi konuda eğitim almayı düşünürsün?
Rupert:
Kesinlikle resim. Akademik konuların hiçbirine karşı çok ilgili ya da
çok iyi değilim, fakat resmide başarılı olurum gibi görünüyor. Evet,
gerçekten seviyorum.
Marie: Tüm Harry Potter kitapları arasında en sevdiğin karakter hangisi?
Rupert: Rolü almadan önce bile, Ron benim en sevdiğim karakterdi. Rolü aldığımda çok sevinmiştim, çünkü favori karakterimdi.
Marie: Sen büyürken ve Ron'un büyüdüğünü görürken, benzer ilgi ya da duyguları paylaştığınızı görüyor musun?
Rupert:
Evet, başlamadan önce de bazı benzerliklerimiz vardı, bu yüzden her
zaman Ron'la kişi olarak bağlantı kurabildim. İkimiz de büyük ailelerden
geliyoruz, ikimiz de kızıl saçlıyız, ikimiz de tatlı seviyoruz. Ve çok
tuhaf ama ikimiz de örümcekleri sevmiyoruz.
Marie: Geçtiğimiz 6 ay içinde okuduğun en iyi kitap hangisi?
Rupert: Şu anda İngilizce müthiş bir kitap okuyorum; adı Fareler ve İnsanlar. Oldukça iyi.
Marie: Filmi hiç gördün mü?
Rupert: Hayır ama gözden geçirmemin bir parçası olarak izleyeceğim. Dört gözle bekliyorum.
Marie: Harry Potter'a başladığından bu yana satın aldığın en acayip şey nedir?
Rupert: Bu korkunç bisikleti aldım, kocaman bir gidonu var ve gerçekten müthiş.
Marie: Setteyken yanında bisiklet ya da scooter gibi şeyler getiriyor musun?
Rupert: Birkaç kere öğrenebilecek miyim diye tek tekerlekli bisikletimi getirdim, fakat hala hiçbir şey öğrenebilmiş değilim.
Marie: Ne zamandır tek tekerlekli bisiklet sürüyorsun?
Rupert: Yaklaşık 2 yıldır deniyorum ama yapabildiğim tek şey 4 kez pedal çevirip korkunç bir şekilde düşmek.
Marie: Neden böyle bir şeyi öğrenmek istedin?
Rupert:
Bilmiyorum. Sadece farklı bir şey yapmak istedim, daha önce
bisikletlerim oldu ve onları kullandım, bunu denemenin eğlenceli
olacağını düşünmüştüm. Sirklerde palyaçolar falan kullanırken çok kolay
görünüyordu, ben de gerçekten kolay olacağını sanmıştım, ama gerçekten
acı veriyor.
Marie: En sevdiğin giyim eşyası nedir?
Rupert: Sanırım en çok kot giyiyorum, muhtemelen kottur.
Marie: En sevdiğin şeker?
Rupert: Oh, Tanrım. Hepsi, gerçekten.
Marie: En sevdiğin yemek hangisi?
Rupert: Dondurmayı çok severim.
Marie: Neli dondurma?
Rupert:
Dondurma olsun yeter, çünkü çocukken dondurmacı olmak isterdim ve hala
bu işe bayılıyorum. Çok havalı bir iş gibi görünüyor.
Marie: Eğer özel bir dondurma yaratabilecek olsaydın bu neli olurdu ve adını ne koyardın?
Rupert: Aslında zaten her çeşidini çoktan bulmuşlar.
Marie: Koleksiyon yapıyor musun?
Rupert: Biraz daha küçükken yo-yo biriktirirdim çünkü çok severdim. Şimdi baya havalı bir yo-yo koleksiyonum var.
Marie: Bu koleksiyonun özel bir parçası var mı?
Rupert: Super Yo Satellite adlı biri var, en uzun dönen yo-yo rekorunu kırmış, tam 12 dakika. Evet, ona sahip olmak harika.
Marie: Bana yeni Profesör Dumbledore'dan bahset. Bu rolde yeni biriyle çalışmak nasıldı?
Rupert:
Tabii ki Richard Harris'in yerini almak çok zor. Bu rolde çok
başarılıydı ve ölümüne çok üzüldük, fakat yeni oyuncu Michael Gambon da
gerçekten iyi. Role başka bir hava verdi.
Marie: Onu daha önce görmüş müydün?
Rupert: Evet, birkaç kez. Onunla çok çalışmadık ama gelmesi gerçekten iyi oldu.
Marie: Rahatlamak için ne yaparsın?
Rupert: Bu yakınlarda golfe başladım ve gerçekten hoşuma gidiyor. Çok eğlenceli.
Marie: Ne kadar iyi oynuyorsun?
Rupert: bir kere topu hiç kaybetmemeyi başardım, bu benim için büyük bir ilerleme.
Marie: Golfe nasıl başladın?
Rupert:
Dedemle babam çok golf oynarlardı, okulda da bazı arkadaşlarım oynuyor,
bu nedenle benim de ilgimi çekiyordu. Bir kez çekim için yer belirlemek
üzere İskoçya'ya gittik, İskoçya golfün anayurdu gibi, ve orada filmi
çekerken hemen bir dağın ardında bir golf kursu vardı. Ve ben de her
gecemi orada golf oynayarak geçirdim.
Marie: Hangi tür kitapları seversin?
Rupert: Tür olarak mı? Komik olanları seviyorum, beni güldürüyorlar, ama korku kitaplarını da severim.
Marie: Hiç Stephen King kitabı okudun mu?
Rupert: Evet, birkaç tane okudum. Çok iyiydiler.
Marie: İngiltere'nin de bir Stephen King'i var mı?
Rupert: Sanmıyorum, o burada da bir numara.
ingilizce röportajını nerden bulabilirim
YanıtlaSilbu arada blogunuzu çok beğendim başarılı👏👏👏👏👏
YanıtlaSil