Rupert Grint Turkey
Rupert Grint hakkında her şey!
11 Şubat 2012 Cumartesi
30 Ocak 2012 Pazartesi
Eddie The Eagle (2013)
TR: "Hiçbir şey sonuca ulaşmadı ama ben istekliyim. Bu ailemde hep büyük bir
hikaye olmuştur, babam bana hep Kartal Eddie'nin efsanelerini
anlatırdı.. Aslında biraz komikti, ama yine de bir atılım yaptı ve
İngiliz rekorunu kırdı."
(Kartal Eddie hakkında Rupert Grint)
Declan Lowney tarafından yönetilen ve Rupert Grint'in şu aralar Michael "Kartal Eddie" Edwards'ı oynamak için başvurduğu biyografik film Kartal Eddie, yapımın 2011'de başlamasıyla birlikte 2013'de gösterime girecek.
EN: “Nothing’s final yet but I’m quite up for it. It’s always been quite a big story in my family. My dad’s always told me about the legend of Eddie the Eagle. He was a bit of a joke really. But he did actually jump, and set the British record.” (Rupert Grint about Eddie the Eagle)
Directed by Declan Lowney, Rupert Grint is currently in
negotiations to star as Michael “Eddie the Eagle” Edwards in the
biographical film Eddie the Eagle. With production set to begin in 2011, the film is meant to be released cinematically in 2013.
(Kartal Eddie hakkında Rupert Grint)
Declan Lowney tarafından yönetilen ve Rupert Grint'in şu aralar Michael "Kartal Eddie" Edwards'ı oynamak için başvurduğu biyografik film Kartal Eddie, yapımın 2011'de başlamasıyla birlikte 2013'de gösterime girecek.
EN: “Nothing’s final yet but I’m quite up for it. It’s always been quite a big story in my family. My dad’s always told me about the legend of Eddie the Eagle. He was a bit of a joke really. But he did actually jump, and set the British record.” (Rupert Grint about Eddie the Eagle)
The most beautiful people in the world!
IMDB'nin "En Güzel İnsanlar" listesinde Rupert 8. sırada yer alıyor. ♥ :)
Tebrikler, Rupert!
Congratulations, Rupert!
2. Zoey Richter
3. Alex Gaskarth
4. Zooey Deschanel
5. Beyoncé Knowles
6. Joe Walker
7. Lauren Lopez
8. Rupert Grint
9. Chris Colfer
10. Dianna Agron
11. Joseph Gordon-Levitt
12. Michael Cera
13. Tom Felton
14. Lea Michele
15. Vanessa Hudgens
16. Emma Watson
17. Bradley Cooper
18. Grant Gustin
19. Chace Crawford
20. Andrew Garfield
Tebrikler, Rupert!
Congratulations, Rupert!
The most beautiful people in the world
1. Darren Criss2. Zoey Richter
3. Alex Gaskarth
4. Zooey Deschanel
5. Beyoncé Knowles
6. Joe Walker
7. Lauren Lopez
8. Rupert Grint
9. Chris Colfer
10. Dianna Agron
11. Joseph Gordon-Levitt
12. Michael Cera
13. Tom Felton
14. Lea Michele
15. Vanessa Hudgens
16. Emma Watson
17. Bradley Cooper
18. Grant Gustin
19. Chace Crawford
20. Andrew Garfield
28 Ocak 2012 Cumartesi
Azkaban Tutsağı Röportajı
Marie: Filmdeki baykuşlarla ilgili birkaç soru soracağım. En sevdiğin tür hangisi?
Rupert: En sevdiğin baykuş türü mü? Filmde kullandıkları karbeyaz olan seviyorum. Filmde kullandıkları baykuş gerçekten harika.
Marie: Neden onu bu kadar seviyorsun?
Rupert:
Bilmem. Gerçekten harika. Diğer beğendiğim baykuş Errol'u
canlandırandı. O ne tür bir baykuştu emin değilim ama gerçekten
eğlenceliydi.
Marie: Onlarla çok işin oldu mu?
Rupert: Oh evet, gerçekten iyi eğitilmişlerdi. Gerçekten her şeyi yapabiliyorlardı.
Marie: Sence Harry Potter'ın sihirli dünyasında baykuşların bir tür mükemmel kuş olmasının bir nedeni var mı?
Rupert: Aslında emin değilim. Gerçekten itaatkar kuşlar ve mesajları gayet iyi taşıyabiliyorlar, sanırım nedeni bu.
Marie: Baykuşlarla oynadığın özellikle komik ya da şaşırtıcı bir sahne var mıydı?
Rupert:
Evet, ikizlerle, yani Fred ve George ile arabadayken, nasıl olduğunu
hatırlamıyorum ama baykuş Fred'in üzerine kakasını yaptı ve arabanın
arkası berbat koktu çünkü çok küçük ve dar bir arabaydı ve çok sıcaktı.
Berbat kokmuştu.
Marie: Bu hiç eğlenceli görünmüyor. Peki bu yeni filmde en sevdiğin sahne hangisi?
Rupert:
Bu filmde tehlikeli bir sahnem vardı, gerçekten harikaydı.
Sürükleniyorum . . . Bacağıma bu koşum takımını taktılar. Köpek beni
ağaca sürüklediği zamandı. Gerçekten eğlenceliydi.
Marie: O sahneyi çekmeniz ne kadar sürdü?
Rupert:
Tamamen koruyucu yastıklarla doldurulmuştum. Oldukça hızlı bir
sürüklenmeydi, çünkü gerçekten çok hızlı gidiyorduk, o yüzden çok uzun
sürmedi.
Marie: Hiç yaralanmadın mı? Çürük bile olmadı mı?
Rupert: Bir sürü çimen yuttum! Hayır, yaralanmadım. Gerçekten çok iyiydi.
Marie: Bir sonraki Harry Potter filminden sonra başka film çekme planların var mı?
Rupert: Bu filmleri çekerken çok iyi vakit geçirdim, sanırım herşeyi oluruna bırakacağım.
Marie:
Bu soru İngiltere'de yayınlanan dergilerimizden birinden geliyor. Bana
ulusal sınavlara hazırlanmaya başlamış olabileceğini söylediler?
Rupert: Oh, evet, şu anda GCSE'lerime hazırlanıyorum, şimdi sadece çalışıyorum, sınavlara gelecek yıl gireceğim.
Marie: Peki nasıl hazırlanman gerekiyor?
Rupert:
Aslında sadece normal gözden geçirme. Konuları seçiyorsunuz ve sadece
seçtiğiniz sınavlara ve tabii ki matematik ve fen gibi gerçekten
sevmediğim zorunlu olanlara giriyorsunuz.
Marie: Hangilerini seçeceksin?
Rupert:
Ben resim ve Almanca'yı seçtim, çünkü Fransızca, Almanca ya da
İspanyolca arasından istediğiniz dili seçebiliyorsunuz. Almanca epey
kolaydı o yüzden onu seçtim.
Marie: Ne zamandır Almanca okuyorsun?
Rupert: 3 yıl kadar oldu.
Marie: Almanya'ya gitsen akıcı şekilde konuşabilir misin?
Rupert: Mümkün değil, hayır. Sadece cümleleri ardarda diziyorum ve sayı sayabiliyorum.
Marie: Hem derslerine çalışıp hem de böyle filmlerde oynamak zor olmuyor mu?
Rupert:
Yok, idare ediyorum. Sette bir öğretmenimiz var ve çalışırken günde en
az 3 saat ve çekim olmadığı günlerde de en az 5 saat çalışıyoruz. Çok
iyi oluyor çünkü birebir konuşuyorsunuz. Arkadaşlarınız gibi bazı
şeyleri kaçırdığınız oluyor; ve sınıftayken dikkatinizi dağıtıp
öğrenmenizi engelleyen birçok şey olabilir ama burada olmuyor, çünkü
birebir karşı karşıyasınız.
Marie: Tatilde nereye gitmeyi seversin?
Rupert: Güneşli yerleri seviyorum. Çok güzel oluyorlar. Bir yıl İsviçre'ye gitmiştim ve gerçekten müthişti. Harikaydı.
Rupert: Hayır, çok kar yoktu ve öyle bir şansımız olmadı. Eğlenceli görünüyordu. Hiç denemedim ama harika görünüyor.
Marie: Harry Potter filmlerine başladıktan sonra hayatında olan en büyük değişiklik nedir?
Rupert:
Çok fazla şey değişmedi. Hayatımı normal tutmaya çalışıyorum. Tek fark
epeyce tanınıyor olmam, ama bu çoğunlukla iyi bir şey. Gerçekten tek
değişiklik bu. hala eskiden yaptığım şeyleri yapıyorum.
Marie: derslerinden bahsettik. En sevdiğin dersler hangileri?
Rupert: Sanırım en sevdiğim resim.
Marie: Üniversiteye gitmeyi düşünüyor musun?
Rupert: Doğrusu emin değilim. Lise 2. sınıftayım ve gerçekten ne yapacağıma karar vermedim.
Marie: Eğer gidersen hangi konuda eğitim almayı düşünürsün?
Rupert:
Kesinlikle resim. Akademik konuların hiçbirine karşı çok ilgili ya da
çok iyi değilim, fakat resmide başarılı olurum gibi görünüyor. Evet,
gerçekten seviyorum.
Marie: Tüm Harry Potter kitapları arasında en sevdiğin karakter hangisi?
Rupert: Rolü almadan önce bile, Ron benim en sevdiğim karakterdi. Rolü aldığımda çok sevinmiştim, çünkü favori karakterimdi.
Marie: Sen büyürken ve Ron'un büyüdüğünü görürken, benzer ilgi ya da duyguları paylaştığınızı görüyor musun?
Rupert:
Evet, başlamadan önce de bazı benzerliklerimiz vardı, bu yüzden her
zaman Ron'la kişi olarak bağlantı kurabildim. İkimiz de büyük ailelerden
geliyoruz, ikimiz de kızıl saçlıyız, ikimiz de tatlı seviyoruz. Ve çok
tuhaf ama ikimiz de örümcekleri sevmiyoruz.
Marie: Geçtiğimiz 6 ay içinde okuduğun en iyi kitap hangisi?
Rupert: Şu anda İngilizce müthiş bir kitap okuyorum; adı Fareler ve İnsanlar. Oldukça iyi.
Marie: Filmi hiç gördün mü?
Rupert: Hayır ama gözden geçirmemin bir parçası olarak izleyeceğim. Dört gözle bekliyorum.
Marie: Harry Potter'a başladığından bu yana satın aldığın en acayip şey nedir?
Rupert: Bu korkunç bisikleti aldım, kocaman bir gidonu var ve gerçekten müthiş.
Marie: Setteyken yanında bisiklet ya da scooter gibi şeyler getiriyor musun?
Rupert: Birkaç kere öğrenebilecek miyim diye tek tekerlekli bisikletimi getirdim, fakat hala hiçbir şey öğrenebilmiş değilim.
Marie: Ne zamandır tek tekerlekli bisiklet sürüyorsun?
Rupert: Yaklaşık 2 yıldır deniyorum ama yapabildiğim tek şey 4 kez pedal çevirip korkunç bir şekilde düşmek.
Marie: Neden böyle bir şeyi öğrenmek istedin?
Rupert:
Bilmiyorum. Sadece farklı bir şey yapmak istedim, daha önce
bisikletlerim oldu ve onları kullandım, bunu denemenin eğlenceli
olacağını düşünmüştüm. Sirklerde palyaçolar falan kullanırken çok kolay
görünüyordu, ben de gerçekten kolay olacağını sanmıştım, ama gerçekten
acı veriyor.
Marie: En sevdiğin giyim eşyası nedir?
Rupert: Sanırım en çok kot giyiyorum, muhtemelen kottur.
Marie: En sevdiğin şeker?
Rupert: Oh, Tanrım. Hepsi, gerçekten.
Marie: En sevdiğin yemek hangisi?
Rupert: Dondurmayı çok severim.
Marie: Neli dondurma?
Rupert:
Dondurma olsun yeter, çünkü çocukken dondurmacı olmak isterdim ve hala
bu işe bayılıyorum. Çok havalı bir iş gibi görünüyor.
Marie: Eğer özel bir dondurma yaratabilecek olsaydın bu neli olurdu ve adını ne koyardın?
Rupert: Aslında zaten her çeşidini çoktan bulmuşlar.
Marie: Koleksiyon yapıyor musun?
Rupert: Biraz daha küçükken yo-yo biriktirirdim çünkü çok severdim. Şimdi baya havalı bir yo-yo koleksiyonum var.
Marie: Bu koleksiyonun özel bir parçası var mı?
Rupert: Super Yo Satellite adlı biri var, en uzun dönen yo-yo rekorunu kırmış, tam 12 dakika. Evet, ona sahip olmak harika.
Marie: Bana yeni Profesör Dumbledore'dan bahset. Bu rolde yeni biriyle çalışmak nasıldı?
Rupert:
Tabii ki Richard Harris'in yerini almak çok zor. Bu rolde çok
başarılıydı ve ölümüne çok üzüldük, fakat yeni oyuncu Michael Gambon da
gerçekten iyi. Role başka bir hava verdi.
Marie: Onu daha önce görmüş müydün?
Rupert: Evet, birkaç kez. Onunla çok çalışmadık ama gelmesi gerçekten iyi oldu.
Marie: Rahatlamak için ne yaparsın?
Rupert: Bu yakınlarda golfe başladım ve gerçekten hoşuma gidiyor. Çok eğlenceli.
Marie: Ne kadar iyi oynuyorsun?
Rupert: bir kere topu hiç kaybetmemeyi başardım, bu benim için büyük bir ilerleme.
Marie: Golfe nasıl başladın?
Rupert:
Dedemle babam çok golf oynarlardı, okulda da bazı arkadaşlarım oynuyor,
bu nedenle benim de ilgimi çekiyordu. Bir kez çekim için yer belirlemek
üzere İskoçya'ya gittik, İskoçya golfün anayurdu gibi, ve orada filmi
çekerken hemen bir dağın ardında bir golf kursu vardı. Ve ben de her
gecemi orada golf oynayarak geçirdim.
Marie: Hangi tür kitapları seversin?
Rupert: Tür olarak mı? Komik olanları seviyorum, beni güldürüyorlar, ama korku kitaplarını da severim.
Marie: Hiç Stephen King kitabı okudun mu?
Rupert: Evet, birkaç tane okudum. Çok iyiydiler.
Marie: İngiltere'nin de bir Stephen King'i var mı?
Rupert: Sanmıyorum, o burada da bir numara.
27 Ocak 2012 Cuma
Attitude Magazine Röportajı (Tamamı) - Temmuz 2011
Attitude: Harry Potter'ın neredeyse bitmiş olması sana ne hissettiriyor?
Rupert: Farklı sayılır. Bu duruma alışmak gerçekten zaman alıyor. Hayatımın
daimi bir parçasıydı. Temel olarak, bütün çocukluğum. Bence bu doğru
zaman. Hayatımı yönlendiriyordu. Gerçekten farklı şeyler yapmaya ve
ilerlemeye hazırım.
Attitude: Bitmesi üzücü müydü yoksa rahat bırakılmış gibi mi hissettin?
Rupert: Üzücü gibiydi. Aslında ikisi de. Salıverilmişim gibi bir his vardı ama
şimdi biraz daha özgür hissediyorum. Ne istersem yapabilirim. Bu güzel
bir his.
Attitude: Daniel, Emma ve senin son sahneyi çekerkenki klibinizi gördüm. Nasıldı?
Rupert: Son sahnenin bu kadar gelişigüzel olması çok tuhaftı: yeşil ekran bizi
şömineye atlarken çekti. Bu kadar. Bütün bu yıllar o anla bitmiş gibi
hissettim. Hava biraz bozuk olsa da, güzel bir gündü. Barbekü yaptık.
Ben dondurma minibüsümü getirdim (Rupert 17 yaşındayken almış). Biraz
duygusaldı. Ekip bir vidyo oynattı. Bu vidyoda her günden birkaç kare
vardı. İzlemek gerçekten çok duygusaldı.
Attitude: Bence filmin
izleyicileri için üzücü bir durum. Dünyanın ne kadar çılgın olduğunu ele
alırsak, Harry Potter filmleriyle ilgili rahatlatıcı bir şeyler var. Bu
içtenliği hissediyor musun?
Rupert: Bu durumun yeni yeni
farkına varmaya başladım. Filmleri çekmekle çok meşgul olduğumuz için,
filmlerin insanlar için ne kadar büyük bir şey ifade ettiğini fark
edemiyorsunuz. Film galalarına gidip o heyecanı ve coşkuyu gördüğümüzde
fark ediyorduk. Gerçekten çok hoştu.
Attitude: Normal bir hayat yaşamayı başarabiliyor musun?
Rupert: Biraz idare edilebilir. Nereye gidersem tanınıyorum ama bunu hiçbir
zaman ciddi bir problem olarak görmedim, hiçbir zaman saklanmaya
çalışmadım. Okuldan bir grup arkadaşım var ve biz hala normal
iletişimimize devam edebiliyoruz.
Attitude: İlk olarak bütün bunların bir parçası nasıl oldun?
Rupert: Newsround'da filmlerde oynamaya başvurabileceğiniz bir kampanya vardı.
Bir başvuru formu yollamanız gerekiyordu. Ailem hep arkamdaydı. Binlerce
kişinin başvurabileceğini hiç düşünmemiştik. Kitapların büyük bir
hayranıydım -Galiba o zamanlar üç kitap çıkmıştı- ve her zaman Ron ve
Weasleyleri sevmiştim. Okuldaki oyunlarda birkaç kez oynamıştım ve
dramayla ilgileniyordum. Rap yaptığım bir vidyomu gönderene kadar cevap
almadım. Daha sonra beni deneme çekimlerine çağırdılar ve rolü bana
verdiler.
Attitude: "Aman Tanrım, bir film yıldızı mı olacağım?" diye düşündün mü hiç?
Rupert: Hayır, düşünmedim. Başlangıçta büyük ihtimalle sadece iki film
olacaktı. Sadece bunun işin anlaşma imzalamıştık. Sadece okuldan çok
fazla uzak kaldığım için hayli eğleniyordum.
Attitude: Julie Walters'ın (Molly Weasley) annen olarak rol alması nasıldı?
Rupert: Harikaydı. Çok sevimli biri. Bütün ünlü oyuncular gerçekten konuşmak
için samimi kişiler. Sadece birkaçı korkutucuydu. Alan Rickman'la
(Severus Snape) birkaç sahnem vardı. Karakterine büründüğünde onu biraz
korkutucu buluyordum. Sevimli birisi aslında ama bende böyle bir izlenim
vardı onunla ilgili. Çocukken ondan korkuyordum.
Attitude: Herhangi biri sana tavsiyeler verdi mi?
Rupert: Gülme ve kıkırdamayla ilgili sorunum vardı. İkinci filmde Alan'la
birlikte bir sahne çekiyorduk ve gülmeden duramıyordum. Sinirlenmeye
başladığını fark ettim! Yüzümdeki kasları rahatlatarak gülmemi durdurmam
üzerine birkaç tavsiye verdi. İşe yaramadı. (Güler)
Attitude: Son film nasıldı?
Rupert: Öncekinden çok farklıydı. Film savaşla dolu. Daha çok aksiyon var.
Aslında hala izlemedim. Muhtemelen galadan üç gün önceye kadar
izleyemeyeceğiz. Birçok karakteri kaybettiğimiz için, duygusal sahneler
çok fazla. Fred öldürüldü. Bütün Weasleylerin Fred'in ölü bedeninin
başına toplandığı çok duygusal bir sahne var. Yıllardır bildiğimiz şato
parçalanıp moloz yığınlarıyla doluyor ve heryerde ateş ve ölü bedenler
var - karanlık. Patlayan ateşlerin arasından koştuğumuz sahneler var.
Attitude: Son kitap çıkmadan önce Ron'un yola devam edemeyeceğine dair spekülasyonlar vardı...
Rupert: Evet, ben de biraz Ron'un öleceğini tahmin ediyordum. Üçümüzden birinin
başaramayacağını düşünüyordum. Gergin değil, heyecanlıydım. Kitabın
sonundan memnunum. 19 yıl sonrasını görmek de güzeldi. Kitabı herkesin
satın alabildiği gün aldım ve bir günde okudum!
Attitude: JK Rowling'in başka bir kitap daha yazacağına dair söylentiler var. Sen bunu ister miydin?
Rupert: Kitapların bir hayranı olarak bir kitap daha isterdim. Ama eğer yeni
bir kitap yazarsa şaşırırım. Tekrar yazmayacağına eminim. Ne olabileceği
hakkında bir fikrim yok. Belki bizim çocuklarımızı anlatabilir ya da
James ve Lily'nin okulda olduğu dönemleri anlatan bir tane olabilir.
Attitude: Kitapları okurken "Tanrım, bunu yapmak istemiyorum!" dediğin bir şey oldu mu?
Rupert: Hmm... Öpüşme sahnesi (Hermione ve Ron arasında olan)... Aslında
iyiydi. Yine de dokuz yaşından beri tanıdığım birini öpme fikri çok zor
görünmüştü. Arkadaşlığımızı bir kenara bırakmak ve alışmak biraz zaman
aldı. Sahne için üzerimize kovalarca su boşalttıkları için
sırılsıklamdık. Çok güldük ve konsantre olmak uzun bir süre aldı. Dört
kez filan denedik.
Attitude: Emma dünyanın en güzel kadınlarından biri olarak kabul ediliyor!
Rupert: Evet kesinlikle. Karakterlerimiz için güzel bir andı ama benim için bir
kızkardeş gibi. Hepimiz çok yakın arkadaşlarız ve bu yüzden bunu yapmak
biraz garipti.
Attitude: Şu an birbirinizi çok sık görüyor musunuz?
Rupert: Bittiğinden beri fazla göremiyoruz çünkü hepimiz çok meşgulüz ama bence
sonsuza dek çok iyi arkadaşlar olacağız. Son çekimden sonraki partide
hepimiz ağladık, hiç beklemesem de üçümüz birden ağladık.
Attitude: Büyürken izlediğin favori filmlerin neler?
Rupert: Edward Makaseller ve Çarli ve Çikolata Fabrikası'nı severim. Garip olan her şey, her zaman ilgimi çekmiştir.
Attitude: Hangi süper kahraman olmak isterdin?
Rupert: Garip bir seçim olsa da, büyük ihtimalle Spiderman çünkü örümcek fobim
var. Örümceklerden nefret ediyorum. Hayatımı bile etkiliyor.
Ayakkabılarımı giyeceğim her zaman içlerini kontrol ediyorum. Bütün
çarşaflarımı ve yastıklarımı kontrol ediyorum.
Attitude: Comrade adındaki sıradaki filmin savaş karşıtı mesaj içeriyor. Film tam olarak neyle ilgili?
Rupert: İkinci Dünya Savaşı sırasında Norveç'in ortasında uçakları vurulmuş iki
İngiliz, üç Alman asker hakkındaki gerçek bir hikaye. Soğuk havada
hayatta kalmaya çalışıyorlar ve birlikte yaşayıp, arkadaş oluyorlar.
Görmeye alıştıklarımızdan farklı bir savaş filmi. Şiddete odaklanmıyor.
İnsanların düşmanlarken nasıl arkadaş olabildiklerini anlatıyor.
Attitude: Harry Potter'dan daha üstün bir iş yapamamak yüzünden, gelecek için olumsuz bir yan var mı?
Rupert: Bunu hiç böyle düşünmüyorum. Bu kadar önemli ve büyük bir işin içinde
olamayacağımın kesinlikle farkındayım. Bunun bir parçası olduğum için
çok gurur duyuyorum. İlerisi için iyi bir hikaye ve ilginç karakterler
ilgimi çekiyor.
Attitude: Daniel'ın Equus oyununda oynadığı gibi çıplak bir sahnede oynar mıydın?
Rupert:
Bilmem. Evet, olabilir. Büyük bir cesaret istiyor, özellikle tiyatro
sahnesinde.Bu yüzden ona büyük bir saygı duyuyorum. Sanatsal bir sebebe
bağlı olup olmamasına göre değişir. (Güler) Buna kesin bir kural
koymuyorum.
Heat Dergisi Röportajı - Ağustos 2010
Kaç çift tenis ayakkabın var?
Rupert: Bir çift var. Genellikle bir çift olur. Bir çift buldum ve beni terkedene dek onları giyiyorum.
Favori ekmek, çorba ve peynir çeşidin nelerdir?
Rupert: Hovis (İngiliz ekmek markası), Heinz domates çorbası ve büyük bir peynir hayranı değilim ama muhtemelen çedarı seçerdim.
Calum Best ile buluştun mu? (ünlü bir erkek model)
Rupert: Hayır.
Evindeki en iyi şey nedir?
Rupert: Londra'da küçük bir apartman dairem var, hafta sonları kullanıyorum. Oraya bir sinema kurdum, mağaraya benziyor.
Sabah uyandığında ilk düşündüğün şey nedir?
Rupert: Errrr, ben nerdeyim?
İmzaladığın en iyi şey neydi?
Rupert: Bir Trevor McDonald fotoğrafı.
Gördüklerin içinde en iyi eve sahip olan kim?
Rupert: Bilmiyorum, ünlülerin evinde bulunmadım.
Bir partideyken hayvanların etrafında gezindiği oldu mu?
Rupert: Evimde birkaç hayvanım var, eşekler ve domuzlar gibi, onların da partilerde etrafta dolaştığı olurdu.
Eğer
Daniel Radcliffe ile arkadaş olsaydık ve çaktırmadan onun bir eşyasını
çalıp eBay'de satışa sunsaydık, eşyaları işaretlenir miydi?
Rupert: Hayır, ama benden çaldığı pek çok şey var.
Simon Cowell ile tanıştın mı?
Rupert: Hayır.
Into The White filminden yeni klip yayınlandı!
Video youtube hesabımıza aittir. En yakın zamanda altyazı eklemeye çalışacağız.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)